Elektrikli araçlarda küresel patlama
Otomotiv sanayisinin yüzyılı aşkın süredir hüküm süren içten yanmalı motor düzeni 2024'te tarihi bir eşik geçti.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (Global EV Outlook 2024) raporuna göre, dünya genelinde elektrikli araç (EV) satışları ilk kez 20 milyon adedi aştı. Bu rakam küresel otomotiv pazarının yaklaşık %18’ine denk geliyor. 2024’te toplam araç satışlarının 90 milyonu geçtiği düşünüldüğünde, her beş araçtan biri artık elektrikli.
Çin’in liderliği ve Avrupa’nın dönüm noktası
Dönüşümün merkezinde Çin var. Bugün yollardaki her iki elektrikli araçtan biri Çin menşeli. BYD, Tesla’yı geride bırakarak küresel satış lideri oldu. Devlet teşvikleri, ucuz batarya üretimi ve yaygın şarj altyapısı sayesinde Çin yalnızca üretim merkezi değil, aynı zamanda ihracat devi konumunda. Avrupa yollarında dolaşan her dört elektrikli araçtan biri Çin’den geliyor.
Avrupa ise kendi dönüşümünü hızlandırıyor. AB’nin 2035 itibarıyla benzinli ve dizel araç satışlarını yasaklama kararı, kıtanın otomotiv rotasını belirledi. Almanya’da devler milyarlarca avro yatırımla elektrikli üretimi büyütüyor, Fransa hibelerle tüketiciyi destekliyor. Norveç ve İsveç’te EV’ler şimdiden pazarın çoğunluğunu oluşturuyor. Avrupa ayrıca şarj altyapısı için “AFIR” adlı düzenlemeyi devreye aldı ve “Fit for 55” paketiyle karbon salımını 2030’a kadar %55 azaltmayı hedefliyor.
ABD ve Asya’nın diğer güçleri
ABD, 2022’de yürürlüğe giren Inflation Reduction Act (IRA) ile sıçrama yaptı. Yasa, 7.500 dolara varan teşviklerle Tesla, Ford ve GM gibi üreticilerin yatırımlarını artırdı. Ayrıca, batarya teşviklerinden yararlanmak için yerli tedarik zincirini kullanma şartı getirildi. Böylece ABD, Çin’e olan bağımlılığını azaltmayı hedefliyor. ABD pazarında elektrikli araçların payı 2024’te %10’a ulaştı.
Asya’nın diğer güçleri de sahnede. Japonya, hibrit teknolojideki tecrübesini elektrikliye taşırken Toyota katı hal batarya yatırımlarını hızlandırıyor. Panasonic, yüksek kapasiteli hücrelerle Tesla’nın tedarikçisi olmaya devam ediyor. Güney Kore’de Hyundai ve Kia, 2030’a kadar yıllık 3 milyon EV üretmeyi hedefliyor; LG Chem ve Samsung SDI gibi batarya devleri küresel pazarda güçlü bir konumda.
Gelişmekte olan ülkeler ve küresel güney
Hindistan, Güneydoğu Asya ve Afrika’da düşük maliyetli EV modelleri öne çıkıyor. Hindistan’da 10 bin doların altındaki elektrikli otomobiller ve iki-üç tekerlekli araçlar mobilite devrimini başlatmış durumda. Endonezya, nikel rezervlerini kullanarak batarya yatırımlarını artırıyor. Bu bölgelerde şarj altyapısı sınırlı olsa da, uygun fiyatlı çözümler sayesinde elektrikli araç kullanımı hızla yayılıyor.
Enerji, çevre ve sanayi dönüşümü
Elektrikli araç patlaması, enerji sistemleri ve istihdam üzerinde köklü etkiler yaratıyor. Lityum, kobalt ve nikel tedariki özellikle Afrika’daki madenlerde çevresel ve sosyal sorunları gündeme getiriyor. Çin ve Avrupa’daki geri dönüşüm tesisleri ise atıkları azaltarak kritik madenlerde bağımlılığı düşürüyor.
IEA’ya göre, elektrikli araçlar yaşam döngüsü boyunca fosil yakıtlı araçlara kıyasla ortalama %50 daha düşük CO₂ salımı yapıyor. Ayrıca 2030’a kadar küresel elektrik talebine katkılarının %5’e ulaşması bekleniyor. Araçtan şebekeye enerji aktarımı (V2G) ile EV’ler şebekeyi dengeleyen aktif unsurlar haline geliyor. Bataryaların “ikinci ömrü” de enerji depolamada kullanılarak yenilenebilir kaynakların dalgalı üretimini dengelemekte önemli bir rol oynuyor.
Sanayi tarafında ise BloombergNEF verilerine göre 2030’a kadar 10 milyondan fazla işin dönüşmesi bekleniyor. Avrupa’da geleneksel motor üretiminde kayıplar yaşanırken, batarya kimyası, yazılım ve güç elektroniği yeni istihdam alanları yaratıyor.
Türkiye perspektifi: TOGG ve batarya yatırımları
Türkiye de bu küresel dönüşümün parçası. 2024’te ülkede 200 bini aşkın EV satıldı. Yerli üretim TOGG, pazarda görünürlüğünü artırırken, EPDK verilerine göre 5.000’den fazla hızlı şarj noktası hizmete açıldı. Devlet teşvikleri ve ÖTV indirimleri tüketiciyi bu dönüşüme yönlendiriyor.
Batarya üretimi Türkiye için stratejik bir alan haline geldi. Gemlik’te TOGG’un yanında batarya tesisi kurulurken, Manisa ve Ankara’da yeni yatırımlar planlanıyor. Türkiye yalnızca iç pazarı değil, Avrupa’ya ihracatı da hedefliyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na göre 2030’da yıllık 1 milyon elektrikli araç üretim kapasitesine ulaşmak planlanıyor. Ayrıca Türkiye, Avrupa’nın emisyon standartlarıyla uyumlu üretim yaparak rekabet avantajı sağlamayı hedefliyor.
Tüm bu tablo, 20 milyonluk küresel satış eşiğinin yalnızca bir sayı olmadığını, elektrikli araçların otomotivin ana akımı haline geldiğini gösteriyor. Ancak asıl soru, bu dönüşümün hızına küresel enerji altyapısının yetişip yetişemeyeceği. Elektrikli araç devrimi artık geleceğin değil, bugünün gerçeği.