officialkunco @ gmail.com

Petrodolar dönemi sona mı eriyor?

Uluslararası enerji piyasalarında sessiz fakat sarsıcı bir dönüşüm yaşanıyor. On yıllardır küresel ekonomik düzenin temel direklerinden biri olan petrodolar sistemi, artık kırılgan bir yapı hâline gelmiş durumda.

1970’lerden bu yana dünya enerji ticaretinin neredeyse tamamının ABD doları üzerinden gerçekleştirilmesi, yalnızca Amerikan para politikasını değil, aynı zamanda küresel güç dengesini belirleyen ana unsur hâline gelmişti. Ancak son beş yılda hızla gelişen dijital merkez bankası para birimleri (CBDC’ler), blockchain tabanlı alternatif ödeme sistemleri ve bölgesel enerji iş birlikleri, bu geleneksel yapıyı ciddi biçimde sorgulanabilir kılmaya başladı.

Küresel enerji ticaretinde doların hâkimiyeti, gerek fiyat istikrarı gerekse yüksek likidite nedeniyle uzun süre tartışmasız kabul edildi. Bununla birlikte, özellikle Çin ve Rusya öncülüğünde gelişen “dijitalleştirilmiş enerji anlaşmaları”, çok kutuplu bir para düzeninin kapısını araladı. Çin’in Dijital Yuan’ı (e-CNY), 2023 yılı itibarıyla Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkeleriyle gerçekleştirilen petrol ve doğal gaz sözleşmelerinde pilot ödeme aracı olarak test edilmeye başlandı. Aynı dönemde Rusya Merkez Bankası, enerji ihracatının dijital Ruble ile fiyatlandırılması için uluslararası yükümlülükler oluşturdu. Bu gelişmeler, yalnızca para birimi değişimini değil, aynı zamanda yeni bir finansal mimarinin başlangıcını temsil ediyor.

Petrodolar sistemini kırmaya yönelik bu girişimlerin temel motivasyonu ekonomik bağımsızlık ile sınırlı değil. ABD’nin son on yılda uyguladığı geniş ölçekli yaptırım politikaları, birçok enerji ihracatçısının dolar bazlı ödemeleri stratejik risk olarak değerlendirmesine neden oldu. Özellikle İran ve Venezuela örneklerinde görüldüğü üzere, enerji gelirlerinin yaptırımlar nedeniyle bloke edilmesi, petrol ve gaz üreticilerini alternatif ödeme sistemlerine yönlendirdi. Bu bağlamda, CBDC’ler yalnızca teknolojik bir yenilik değil; aynı zamanda küresel egemenliğin yeniden tanımlandığı bir alana dönüşmüş durumda.

BRICS ülkeleri tarafından 2024 yılında gündeme getirilen “ortak dijital para” önerisi, mevcut dönüşüm sürecini hızlandıran bir diğer önemli faktör oldu. Güney Afrika, Brezilya ve Hindistan gibi büyük enerji tüketicilerinin de bu yapıya katılması, dijital ödemelerin belirli bir jeopolitik eksen etrafında kurumsallaşabileceğini gösteriyor. Henüz tam anlamıyla uygulanabilir bir modele dönüşmemiş olsa da, bu öneri enerji ticaretindeki dolar bağımlılığının zayıflatılması açısından stratejik bir başlangıç noktası olarak değerlendiriliyor.

Bu süreçte dikkat çekici bir diğer gelişme ise blockchain tabanlı enerji borsalarının ortaya çıkmasıdır. Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi (ADNOC) ile Çin arasında 2023'te başlatılan ortak pilot projede, ham petrol ticareti akıllı sözleşmelerle dijital olarak gerçekleştirilmiş, geleneksel bankacılık aracıları sürecin dışında bırakılmıştır. Bu uygulama hem işlem süresini kısaltmış hem de ödeme güvenliğini artırarak “dijital enerji koridorları” kavramını öne çıkarmıştır. Aynı yıl Katar ve Malezya arasında gerçekleştirilen sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) anlaşmasında da dijital ödeme protokollerinin ilk kez uygulanmış olması, dönüşümün yalnızca petrol ile sınırlı kalmadığını göstermektedir.

Tüm bu gelişmelere rağmen, petrodolar sisteminin bir anda çökeceğini söylemek gerçekçi değildir. ABD doları hâlen küresel rezerv para birimi olma özelliğini korumakta; enerji piyasasında işlem kolaylığı ve hukuki güvence açısından önemli avantajlar sunmaktadır. Ancak mevcut tablo, doların tek seçenek olma özelliğini hızla kaybettiğine işaret etmektedir. Önümüzdeki dönemde enerji ticaretinin bölgesel para birimlerine dayalı hibrit bir yapıya evrilmesi beklenmektedir. Nitekim Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 2024 yılı raporunda, CBDC tabanlı enerji anlaşmalarının toplam enerji ticaretindeki payının 2028’e kadar %15’e ulaşacağı öngörülmektedir. Bu oran düşük görünmekle birlikte, küresel finansal sistemin doğası gereği yapısal kırılma yaratacak düzeydedir.

Sonuç olarak, “Petrodolar dönemi bitiyor mu?” sorusu bugün artık retorik bir soru olmaktan çıkmış, somut politik ve ekonomik gelişmelerle desteklenen bir analiz konusuna dönüşmüştür. Çin’in Dijital Yuan’ı, Rusya’nın Dijital Ruble’si ve BRICS’in ortak dijital para arayışları, enerji ticaretinin yalnızca ürün odaklı değil, aynı zamanda para birimi odaklı da çeşitlendiği yeni bir dönemin başlangıcını temsil etmektedir. Petrodolar sistemi bir süre daha varlığını sürdürecektir; ancak artık alternatifsiz değildir. Önümüzdeki yıllar, enerji piyasalarının yalnızca üretim ve tüketim dengesi üzerinden değil, aynı zamanda “hangi para ile ticaret yapılacağı” sorusu üzerinden de şekilleneceğini açık biçimde göstermektedir.

Bu nedenle geleceğe ilişkin projeksiyonlar yapılırken yalnızca enerji arz-talep dengesi değil, aynı zamanda para birimi tercihleri de stratejik analizlerin merkezine yerleştirilmelidir. Küresel ekonomi disiplininde uzun süre “değişmez” kabul edilen finansal yapılar, bugün dijital teknolojiler aracılığıyla yeniden şekillenmektedir. Her ne kadar ABD doları kısa vadede hâkimiyetini koruyacak olsa da, dijital para temelli ikili anlaşmaların artması finansal bağımlılığın derecesini giderek azaltacaktır. Bu durum klasik enerji diplomasisi ile dijital finans mimarisinin birlikte okunmasını zorunlu kılmaktadır. Önümüzdeki dönemde enerji güvenliği kavramı yalnızca arz güvenliği ile sınırlı kalmayacak; ödemelerin güvenliği, finansal erişilebilirlik ve dijital para altyapısına entegrasyon gibi yeni parametrelerle birlikte değerlendirilecektir. Kısacası, enerji ticaretinde artık sadece kimin ne sattığı değil; hangi para ile sattığı küresel güç dengelerini belirleyen esas başlık hâline gelmektedir.