erdalproduksiyon @ gmail.com

HALK OYUNLARININ HAZİN DÖNEMİ

Halk varsa yaşam var, örf var, adet var, gelenek var, görenek var demektir.

Hayatın kuralları ve gereksinimleri var demektir. Toplum kendi yaşam ve karakterinin vitrinini oluşturur.

Sevinçler, hüzünler, inanışlar, yasaklar motif olur bu vitrinde yerini alır.

Peki bu vitrinin bir adı var mı?

Çatısı kültür olsun. Bu çatının altında neler var peki?

Toplum tarafından benimsenip, süreklilik kazanan, kuşaktan kuşağa aktarılan maniler, fıkralar, türküler, halk oyunları; yani toplumun ortak değerleri var.

Toplum değerlerinin aktarılması, yaygınlaştırılması, yaşatılması konusunda çaba sarf eden, toplumun kendi içinden taşıyıcıları vardır.

Taşıyıcı kolonlar olmazsa, bina çöker.

Hafızalarımızda hala taze kalan Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde saat 04.17 de 7,7 büyüklüğünde; Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Adıyaman, Malatya, Kilis, Şanlıurfa, Adana, Osmaniye, Diyarbakır ve Elazığ'da büyük bir yıkım ve can kaybının yaşanmasına sebep olan 6 Şubat depremi unutulmadı.

Neden bu deprem konusuna girdik? Çünkü bu deprem nasıl asrın felaketi olduysa, geniş bir coğrafyayı etkisi altına aldıysa ve nasıl enkazı altında nice canlar gittiyse ve buna rağmen nice canlar da kurtarıldıysa; bugün halk oyunlarında geldiğimiz nokta aynen ve birebir 6 Şubat'ın tekerrürü gibidir.

Bugün geniş bir coğrafyada başlayıp, Türkiye'yi etkisi altına alan, artçılarla başlayıp, erozyonla kayıplara uğrayan halk oyunlarının göçük altında kaldığına şahitlik ediyoruz.

Her bir yörenin mis gibi kültür kokusunu, o yörenin paha biçilmez kültür değerlerini bünyesine alıp; gözlerimize, ruhumuza hitap eden halk oyunlarımız can çekişiyor.

Göçük altında kurtarılmayı bekleyen bir can gibi...

Bilinçli politikalarla yıkılmaya çalışılan bir Türkiye'yi hedefine koyan dış mihraklar amacına ulaştı.

Yeni nesil artık Türk olma özelliklerini kaybetti.

Dertlere derman türküler bitti. Çocuklara anlatılan masallar bitti. Hangimizin ninesi torunlara hikayeler, masallar anlatıyor?

Ozanlar bitti, güldüren fıkralar, düşündüren bilmeceler bitti. Konuşan dil bitti, edebiyat bitti, müzik bitti, gelenekler hafızalardan gitti.

Halk oyunlarının bitmesiyle beraber; kişilerin yetenekleri bitti, öz güvenleri bitti, sorumluluk alma çabaları bitti, psikolojileri bitti, vücut koordinasyonları bitti, kişi ve toplum ilişkileri bitti, sevgi bitti, saygı bitti. Koskoca bir enkazın altında umutsuz soluklar haline geldik.

Yaşanacak olan bu hazin öykünün hikayesi; halk oyunları eğitmenlerinin duyulmayan çığlıkları ile başladı.

Görülmeyen bu eğitmen ordusu aslında, bir milletin geleceğini sanatla inşa  eden bayraktarlardı.

Kurumlardan, okullardan dışlanan adeta mobbing mağduru bu eğitmenler artık sahada yok.

Ustalar, üstatlar çekildi kendi köşelerine, yeniler de ne biliyor ki ne anlatsın, neyi yaşatsın.

Beş oyun, eksik figür, estetik yok, tavır yok, koku yok, doku yok, nereden geldiği belli olmayan hareket, çizgi, kurgu ve sonuç; özünü kaybetmiş bir egzersiz sporu.

Konuyu toparlamak gerekirse; Türkiye'nin her yerinde birbirinden farksız devam eden halk oyunları il ve gurup yarışmalarını bir mercek altına alalım.

Net olarak 38 yılımı verdiğim halk oyunlarında oyunculuk, antrenörlük ve hakemlik noktasında, hiç bu kadar kültürden uzak kalmamıştım.

Olmayan, varlığı sona ermiş bir nefesin bir vücutta devam etmesi tabi ki garip olurdu. Demem o ki; kendi ilimde bir halk oyunları yarışması gerçekleşiyor ve bundan hiç haberim olmuyor. Kimin haberi oldu ki...

Kendi çaldı, kendi oynadı derler ya...

Facebook paylaşımlarından bilgi sahibi oluyorum; İlimiz Iğdır'da halk oyunları grup yarışması yapılmış.

Katılım listesini aynen aktarıyorum.

Türkiye Halk Oyunları Federasyonu Iğdır Gurup Yarışması Yarışma Sonuçları

MİNİKLER DÜZENLEMESİZ DAL

1. Iğdır

2. Ağrı (KATILMADI)

MİNİKLER DÜZENLEMELİ DAL

1. Iğdır

YILDIZLAR DÜZENLEMESİZ DAL

1.Iğdır

2. Iğdır

3. Ağrı (KATILMADI)

4. Bayburt (KATILMADI)

5.Gümüşhane (KATILMADI)

YILDIZLAR DÜZENLEMELİ DAL

1. Gümüşhane (KATILMADI)

GENÇLER DÜZENLEMESİZ DAL

1. Ağrı (KATILMADI)

2. Bayburt (KATILMADI)

GENÇLER DÜZENLEMELİ DAL

1. Gümüşhane (KATILMADI)

2. Iğdır (KATILMADI)

BÜYÜKLER DÜZENLEMESİZ DAL

1. Ağrı (KATILMADI)

2. Iğdır (KATILMADI)

BÜYÜKLER DÜZENLEMELİ DAL

1. Ağrı (KATILMADI)

2. Gümüşhane (KATILMADI)

Bu listeye bakıldığında utanç duymamak elde değil.

Koskoca grup yarışması ve katılan sadece 4 tane Iğdır ekibi.

Bu yarışmayı yapmanın ne gereği vardı. Kendim çaldım, kendim oynadım.

Tabi ki de yapmaya gerek vardı. Çünkü kurallar diyor ki, 1 tane de ekip olsa yarışma yapılacak.

Bir zamanlar bir düğün salonunda, bir düğüne şahit oldum.

Salonda sadece akrabalardan oluşan en fazla 15 kişi vardı.

Düğün, salon personellerinin katılımı ile devam etti.

Düğün salonunun sahibi, "Kim geldi ki, kim takı taktı ki, ne para alayım sizden." dedi.

 Bilmem anlatabildim mi...

Hata nerde? kimde?

Bu aşamada hatayı bir kanala yüklemek haksızlık olur.

Hata nerde belli. Herkesin bildiği yerde.

Hani psikologların klişe bir sözü vardır ya, çocukluğuna inmek lazım.

Halk oyunlarının bugün geldiği noktada geçmişe bir göz atmak lazım.

İlinde yaşam olanağı bulamayan bir eğitmen, hiçbir yarışmada nefes alamaz.

Bir klişe söz ile yazımı bitiriyorum. Kendi parmağımla kendi gözümü oydum.