“Aras’ın Öte Yanı” Belgeseli Iğdır’da İzleyiciyle Buluştu

(Erdal Yalçın) Azerbaycan Kars Başkonsolosluğu, Iğdır Valiliği ve Iğdır Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen “Aras’ın Öte Yanı” belgeseli, izleyicilerle buluştu. Belgesel, Aras Nehri üzerine yazılmış eserlerden oluşan bir konserle taçlandırıldı.

Günümüzde Türkiye-Ermenistan sınırında yer alan Aras Nehri kıyısındaki Halıkışlak ve Bagaran’ın hüzünlü tarihine ışık tutan program, Mehmet Duman’ın moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Türkiye ve Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başlayan etkinlikte, Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Gürel, Iğdır Vali Yardımcısı Ahmet Nuri Demir ve Azerbaycan Kars Başkonsolosu Zamin Aliyev konuşmalar yaptı.

Rektör Gürel, “Aras Nehri sadece bir su kaynağı değil, ortak kültürümüzün, hafızamızın ve kardeşliğimizin simgesidir” dedi. Vali Yardımcısı Demir ise kültürel mirası yaşatmanın ortak sorumluluk olduğuna dikkat çekti. Başkonsolos Aliyev de Türkiye-Azerbaycan dostluğunun bu tür etkinliklerle güçlendiğini ifade etti.

Belgeselin yönetmeni Öğr. Gör. Ali Parim, Aras’ın sadece bir nehir değil, bölge halkı için can suyu ve kültürel hafıza olduğunu vurguladı. Parim, belgeselin yıllardır konuşulmayan bir belleği yeniden gün yüzüne çıkarmayı amaçladığını belirtti.

Belgesel gösterimi ve Kafkas dansının ardından Tolgahan Tiktaş, Durmuş Ali Öztürk, Barış Alçay ve Âşık Atacan Eprüzoğlu’nun sahne aldığı konserle program sona erdi.

Aras Nehri, sadece iki kıyıyı değil, iki halkın yüreklerini de ayırmış bir sınır çizgisi… Ama aynı zamanda, asırlardır türkülerde, destanlarda, hatıralarda yaşayan bir kültür köprüsü. “Aras’ın Öte Yanı” belgeseli de işte tam bu duyguya dokundu.

Belgesel izleyicilere yalnızca bir coğrafyanın değil, yitirilmiş hatıraların, silinmiş hafızaların ve özlemle yoğrulmuş hikâyelerin kapısını araladı. Yönetmen Ali Parim’in de dediği gibi, Aras yalnızca bir nehir değil; bu coğrafyanın can damarı, kültürümüzün taşıyıcısı, sessiz bir tanığı…

Iğdır’da gerçekleşen program, sadece bir belgesel gösterimi değil; sınırların ötesine uzanan bir gönül bağına, ortak bir mirasın yeniden hatırlanmasına vesile oldu. Protokol konuşmalarında dile getirilen birlik, kardeşlik ve kültürel sorumluluk vurgusu da gösterdi ki Aras, hâlâ bölgenin hafızasında canlı bir sembol.

Ve o akşam salonda yankılanan türküler… Aras’a yazılmış ezgiler, nehrin iki yakasındaki ayrılığı değil; aynı zamanda hiç kopmamış bir gönül bağını anlattı. Belki de bu yüzden, “Aras’ın Öte Yanı” yalnızca bir belgesel değil, bir hatırlama, bir sahiplenme, bir yeniden buluşma çağrısıydı.